16 Mayıs 2012 Çarşamba

Mehmet Niyazi Mısri Hazretleri (1618-1694)

Mehmet Niyazi, II. Osman devrinde, hicri 1027, miladi 1617 yılında Malatya’da doğmuştur. Babasının ( Ali Çelebi) bir Nakşibendi tarikatı mensubu olmasına rağmen, henüz 21 yaşında genç bir vaiz iken Halveti Tarikatı şeyhi Malatyalı Hüseyin Efendi’ye intisab etmiştir. Daha sonraları da o zamanlar hocası yalnız Mısır’da bulunan "Miftah-ı Ulum-il Gayb" (Gayb ilimleri anahtarı) ilmini öğrenmek üzere Mısır’a gidip, Ezher Camii civarında kadiri bir şeyhe biat eder. Bir gün şeyhi ona “Zahir ilim talebinden tamamen vazgeçmedikçe hakikat ilmi sana açılmaz” dediğinde niyaz ile Allah’a istimdad ettiğini, rüyasında Abdülkadir Geylani Hazretleri’nin Niyazi'ye nasibinin bu şehirde olmadığını ve “Senin şeyhin bu şehirde değildir” diye Anadolu tarafını işaret ettiğini, Mevaidu’l-İrfan (İrfan Sofraları) adlı eserinde anlatmaktadır. Bunun üzerine şeyhinden ısrarla izin ister, rüyasını duyan şeyhi, kendisine hilafet vermeyi teklif eder ise de o gitmede ısrar eder ve izin alıp Mısır’dan ayrılır. Anadolu yoluyla İstanbul'a gelir. İstanbul'dan Bursa'ya gidip orada Veled-i Enbiya Camii kayyımı Ali Dede'nin evinde ve Ulu Cami yakınındaki medresede oturan Niyazi Mısri, yine bir rüya üzerine Uşak'a giderek Halvetiyenin Elmalılı Yiğitbaşı Ahmet Efendi kolundan ve Ümmi Sinan Halifelerinden Şeyh Mehmed'e intisab eder. Şeyh Ümmi Sinan Elmalı (K.S) ile Elmalı'ya gider ve kırk yaşına ulaştığında Niyazi Mısri Hazretleri, Ümmi Sinan’dan hilafetini alarak irşada başlar. Bursa ve Edirne’den sonra bir müddet İstanbul’a yerleşir. Üsküdar’da Aziz Mahmud Hüdai Hazretleri ile komşu olur. 1669 tarihinde Bursa’ ya gelmiş, Bursa’da Ulu Camii civarında bir hücrede irşad, camide vaazlara devam eder; bir yandan da geçimini temin için mum yapıp satar. Abdal Çelebi adlı bir tüccar Niyazi'ye bir dergah yaptırır. Bursa’da Ulu Cami’nin kıble tarafında şu anda postanenin bulunduğu köşede, dergah 1080 (1669–1670) tarihinde merasimle açılır.
  
1677’de Rusya seferi için halkı cihada davet etmek amacıyla 300 kişilik bir derviş grubuyla Edirne’ye gelir, Selimiye Camii’ndeki bir hutbesinden dolayı Limni Adası’na sürgün edilir. İki sene sonra affedilmesine rağmen dönmez ve Limni’de Mısri dergahı kurar. On beş yıl sonra tekrar Bursa’ya gelir. Niyazi Mısri Hazretleri, 26 Şevval 1104 (30 Haziran 1693) Salı günü Edirne'ye gelip vaaz etmek üzere Selimiye Camiine indiği zaman, halk caminin etrafını sarar ve kalabalıktan içeriye girilemez olur. Bu durum karşısında Sadrazam, Niyazi Mısri'nin eğer derhal sürgün edilmezse büyük bir karışıklık çıkacağını padişaha telkin ederek, Niyazi Mısri'nin Limni'ye gönderilmesi hususunda bir ferman alır. Böylece tekrar Limni’ye sürülür (1693). Orada, bir müddet sonra 20 Recep 1105 (16 Mart 1694)’te, 78 yaşında vefat eder.
  
“Niyazi Mısri Divanı Şerhi” Melamiliğin anayasası ve felsefesi gibidir. Nitekim yirmici asrın piri Seyyid Muhammed Nurul Arabi Hazretleri, Niyazi Mısri Hazretleri’nin divanını beğenerek şerh etmiştir.
  
“Niyazi tahtı Ba'da nokta oldu, Ali'nin sırrına olalı mahrem.”

 http://www.tezveren.com/